İSTANBUL (AA) - GÜLSELİ KENARLI - Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinden bilim insanlarınca yapılan araştırmada hurdalık alanlarında en fazla mikroplastik 1 kilogram toprakta 700 parçacıkla Mersin'de, açık çöp döküm sahalarında en yoğun konsantrasyon 640 parçacıkla Aydın'da tespit edildi.

- Hurdalık alanlarında en fazla mikroplastik 1 kilogram toprakta 700 parçacıkla Mersin'de, açık çöp döküm sahalarında ise en yoğun konsantrasyon 640 parçacıkla Aydın'da tespit edildi
- Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Toprak Bilimi Ana Bilim Dalı Doktor Öğretim Üyesi Muhittin Onur Akça:
- "Toprakta biriken mikroplastik partiküller bitkilerin büyümesini, tarımsal ürünlerin kalitesini çeşitli şekillerde etkileyebiliyor. Bu mikroplastik partiküller toprakta çok daha fazla birikerek, nano boyutlarda bitki dokularına girerse bitki tarafından emilip bitkinin iletim demetlerine ve yediğimiz meyveye, sebzeye kadar geçebiliyor"

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinden bilim insanları Antalya, Manisa, Aydın ve Sakarya'da açık çöp döküm sahaları ile Mersin, İzmir, Bursa ve Çanakkale’deki hurdalık alanlarında topraktaki mikroplastik yükünü inceledi.

Çalışmanın bulgularına göre açık çöp döküm sahalarında mikroplastik miktarı ortalama 1 kilogramda 311 adet olurken, hurdalık alanlarında bu oran kilogramda 463 parçacık olarak belirlendi.

En fazla mikroplastiğe, 1 kilogram toprakta ortalama 700 parçacıkla Mersin'deki hurdalık alanlarında rastlandı. Mersin’i 460 parçacık ile İzmir ve 320 parçacık ile Bursa takip ederken hurdalık alanlarındaki en düşük rakam, 373 mikroplastik parçacık ile Çanakkale'de saptandı.

Açık çöp döküm sahalarında ise 1 kilogram toprakta ortalama 640 mikroplastik parçacıkla Aydın en yüksek miktara sahip il oldu. Aydın'ı 260 parçacıkla Manisa, 233 parçacıkla Antalya takip etti. Sakarya 1 kilogram toprakta ortalama 133 mikroplastik parçacıkla açık çöp döküm sahalarındaki en düşük rakama sahip şehir olarak kaydedildi.

Çalışmada toprakta en çok bulunan mikroplastiklerin açık çöp döküm sahalarında yüzde 81,5, hurdalık alanlarda ise yüzde 70,1 oranında “polietilen” olduğu saptandı.

Araştırmada, açık çöp döküm sahalarında ve hurdalık alanlarında kontrolsüz plastik atık dökümü nedeniyle yüksek oranda mikroplastik birikimi gözlemlendiği ve bu kirliliğin tarım alanları, su kaynakları ve ekosistemler için önemli bir tehdit oluşturduğu belirtildi.

- "Yediğimiz meyveye, sebzeye kadar geçebiliyor"

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan projenin yürütücülerinden Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Muhittin Onur Akça, tarımsal yönetime tabi olmayan alanlarda mikroplastik birikimini, türlerini, boyutlarını ve renklerini belirlemeyi hedeflediklerini kaydetti.

Aynı zamanda Türkiye Toprak Bilimi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi olan Akça, çevre ve özellikle toprak kirliliği konusunda bir bilgi kaynağı oluşturabilmeyi amaçladıklarını ifade ederek, "Bu amaçla Türkiye'de Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinde toplam sekiz ilimizde tarımsal alanların ve kentsel alanların dışında kalan endüstriyel bölgelerden numunelerimizi topladık." dedi.

Akça, tespit edilen mikroplastiklerin çoğunun mavi renkte, 0,5 milimetreden daha küçük boyutta ve büyük oranda polietilen yani günlük hayatta kullanılan birçok ürünün yapıldığı plastik türü olduğunu söyledi.

Her üç bölgede de plastik atıkların toprak kirliliği açısından ciddi bir risk oluşturduğuna dikkati çeken Akça, "Toprakta biriken mikroplastik partiküller bitkilerin büyümesini, tarımsal ürünlerin kalitesini çeşitli şekillerde etkileyebiliyor. Bu mikroplastik partiküller toprakta çok daha fazla birikerek, nano boyutlarda bitki dokularına girerse bitki tarafından emilip bitkinin iletim demetlerine ve yediğimiz meyveye, sebzeye kadar geçebiliyor." diye konuştu.

Adıyaman'da motosikletli, otomobille çarpışıp ağır yaralandı Adıyaman'da motosikletli, otomobille çarpışıp ağır yaralandı

Akça, tek kullanımlık plastiklerin kullanımının ve plastik üretiminin azaltılması, biyobozunur plastiklerin yaygınlaştırılmasıyla toprağın mikroplastik kirliliğinden korunmasının ve gelecek nesiller için sağlıklı bir çevrenin sürdürülmesinin mümkün olabileceğini dile getirdi.

- "Kirliliğin düzeyi bilinmeden koruyucu önlemler ve politikalar geliştirmek mümkün değil"

Projenin bir diğer yürütücüsü Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Toprak Bilimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Can Turgay, plastiğin insan hayatındaki varlığını azaltmak gerektiğini, bunun için de plastik üretim düzeylerinin, plastik tüketim kültürünün ve atık yönetimi ile geri dönüşüm politikalarının ve yasal mevzuatların gözden geçirilmesi ve yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirtti.

Türkiye Toprak Bilimi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi de olan Turgay, bunları yaparken dayanağın bilimsel veriler olması gerektiğinin altını çizerek, "Türkiye koşullarında da topraklarımızda mikroplastik kirliliği kaynaklarını belirlemeye ve hangi sektörlerden ne ölçüde katkı geldiğini görmeye ihtiyacımız var. Kirliliğin düzeyi bilinmeden koruyucu önlemler ve politikalar geliştirmek mümkün değil." değerlendirmesinde bulundu.

Plastiklerin toprağa dahil olduktan sonra fiziksel ve kimyasal yapılarında meydana gelen değişimlerden dolayı biyolojik aktiviteye zarar verdiğine değinen Turgay, toprağın içindeki yaşamın hem çevresel hem de tarımsal açıdan önemli olduğunu vurguladı.

Turgay sözlerini şöyle tamamladı:

"Ne yazık ki bazı şehirlerimizde vahşi depolama alanları var. Bunların sayısının azaltılması son derece önemli. Sanayi atıklarının yönetimi konusunda daha dikkatli olmaya ihtiyacımız var. Plastik üretimi ve kullanım kısıtlamaları getirilebilir. Türkiye'deki en yaygın uygulama marketten çıkarken sorulan 'Poşet ister misiniz?' sorusu. Bu son derece önemli, etkili bir yaklaşım, plastiğe para vermek etkili oluyor. Bu tarz düzenlemelere ihtiyaç var. Tarımda kullanılan plastiklerin tüketimine bence bir düzenleme, denetleme getirilebilir. Herkes istediği kadar plastiğe erişip tarımsal üretim amaçlı kullanmamalı. Buna mutlaka bir filtre, bir dizi yönetim unsuru getirilmeli diye düşünüyorum. Uluslararası işbirliği ve ulusal eylem planlarına ülke olarak daha fazla entegre olmalıyız."

Kaynak: AA